Bundan dolayı bakışımızı ve bakış açımızı güzelliğe, iç ve dış barışa, kardeşliğe, sevgiye, saygıya ve merhamete çevirip, Bir ve birliğin ışıklarını hiç söndürmemeliyiz. Bütün kutsalların temeli de budur. Çünkü hayat sınırlı... Gelimli gidimli dünya... Bu gün var yarın yok... Bakışımızı ve bakış açımızı olumsuz etkileyen engelleri birer birer aşmalıyız.

Bu engeller: Algı, önyargı, çıkar, ortak öğreti... vs…

Bakış açımızı etkileyen en önemli unsur algıdır. Algı duyusal bilginin yorumlanması ve olumlu veya olumsuz düzenlenmesidir. Bu düzenlemede ortak karar çok etkilidir. Algı operasyonlarından amaç bu ortak kararı etkileme kuvvetlendirme veya zayıflatmaktır. Özellikle sosyal medya algı operatörlerinin faaliyet alanıdır... İyi niyetli ülke ve barış sevdalılarının dışında milli ve manevi değerleri, geleneksel yapıyı hedef alan kötü niyetli, dışa bağımlı ve terör bağlantılı oluşumların ülkemize verdiği ve vereceği operasyonel zararları ortadan kaldırmak en büyük milli görevimizdir. Çünkü; başka Türkiye yok...

Bakış açımızı etkileyen ikinci unsur önyargılardır. Toplumsal tesirin sonucu oluşan ortak fikir birliği çoğu zaman mahcubiyetle bitmektedir. Bir örnek: Tokatlı bilir. Bir Abduç Dayı (1925-24.08.2006) vardı asıl adı, Mustafa Öztürk; geldi geçti bu dünyadan... Allah Rahmet eylesin ortak yargı  hangi semtte olursa olsun cenaze evinin kapısını çalan ilk kişi. Engelli bir dede... Namazda hep secdede bir gönül çınarı olarak tanır... Halbuki rüyasına girdiği psikolojik bunalım yaşayan kişilere derman. Bizzat şahit oldum. Şeyh-i Şirvani

Mezarlığı’nda İstanbul’dan gelmiş elit iki kişi, ulusal bir firmada üst yöneticilermiş... Sordum: Akrabanız mı? Cevap hayır: Dermanım... Ve şifam… örneği çok... Önyargılara tutsak olmamak ne güzel şey... Fikri yüceliklere varmak için…

Bakış açımızı etkileyen diğer bir etken çıkarcılara karşı kimlik ve kişiliğimizin verdiği onur mücadelesidir. Şair diyor ya: “Oluklar çift birinden nur akar, birinden kir..” Tercih bizim... Dostlarım, toplumsal değerleri, ekonomik yapıyı, siyasi otoriteyi, milli menfaatleri besleyenler vardır. Kalıcılardır... Bayraktırlar... Gönül sultanlarıdır... Bir de kirden beslenenler... Çıkarcılar… Hep zarar verirler... Sayıları az fakat tesirleri çoktur; iç barışa toplumun huzur ve refahına engel olmaya, yasaklara rağmen çalışırlar...

Bakış açımızı etkileyen diğer önemli yapı; ortak öğretidir… Milli ve evrensel değerleri yaşama ve yaşatma mücadelesidir ortak öğreti. Diyoruz ya: “Güzellik bakan gözdedir.” Olumlu bakan gözler ne kadar çok olursa toplum o kadar duyarlı ve mutlu olur... Çağlar ötesinin öğretileri; destanları, türküleri, oyunları, hikayeleri, tarihin ve coğrafyanın gururunu bu güne güncelleştirerek taşımalıyız. Yoksa ayrıştırıcı, bölücü, değerleri unutturmak isteyen iç ve dış mihraklara alan açarız... Kültürel kölelik başlar. Hani bilge diyor ya: “Eğri ile doğruyu ayıramıyorsan aklın yoktur. Yalana sahip çıkıyorsan ahlakın yoktur. Akıl ve ahlakını kiraya verdiyse, sen zaten yaşamıyorsun...” Ortak öğreti aklı ve ahlakı toplum yararına kullanma idealidir. Bu idealin temeli adalettir... Bilgidir… Ortak bilgeliktir... Bilge Kağan’la, Alpaslan’la, Fatih’le, Atatürk’le... Bin yılların mirası güzele güzelliklere...

Bu güzellikleri; milli ve evrensel değerlerle; insan, kadın, çocuk, canlı haklarında yaşasak, yaşatsak ne güzel olur…

 

Bu güzellikleri; aileler geçmişin değerlerini, yaşayarak geleceklerini bilginin ve sevginin ışığında aydınlatsalar ne güzel olur...

 

Ülkemizi; cezaevleriyle değil, kütüphanelerle, fabrikalarla, üreten akıl ve ahlak ürünü maddi ve manevi kazanımlarla, bayrak bayrak donatsak ne güzel olur...

 

Çünkü, bu güzellikleri en çok yaşayan medeniyet biziz… Dış güçlerin ve içte onlara hizmet eden mandacıların korkusu da budur...

 

Bu korkuya sebep tarihi değerlerimizi, mirasımızı, ortak bakışımızı ve bakış açımızı: Atatürk İlke ve İnkılapları ışığında; yasama, yürütme ve yargıda yaşasak ve yaşatsak ne güzel olur… Nice yüzyıllarda...

 

Ne güzel olur…